hesabın var mı? giriş yap

  • ilahi ve/veya sosyo-kültürel etkenler nedeniyle birer paket haline getirilmiş inanç sistemleriyle sıkıntı yaşayan bireylerin temellendirdiği bir akım. düşünüp taşındıktan sonra, kendi içerisinde tutarlı ve anomali içermeyen bir mantıkla deizme gönül verenlerin öncelikli gayesinin tedbiri elden bırakmamak adına "bari tanrı figürü kenarda dursun da, ne olur ne olmaz" diyerek içten pazarlığın dibine vurmak olduğunu öne sürmek peşin hüküm vermek anlamına gelebilir.

    bir deist restorana gittiğinde yalnızca bir domates çorbası isteyen müşteridir. ancak garson önüne iskender, çiğ köfte, kola ve künefe getirip bıraktığında ve çatılmış kaşlarıyla mutlak geçerli tek siparişin bu olduğunu söylediğinde aç kalan deist o restorana bir daha adımını atmak istemeyecektir. o yalnızca bir tanrı kavramı sipariş etmiştir. oysa önüne kendi kavramlarıyla çelişen bir tanrı figürü konmuş, yanında da söz konusu tanrı kavramından bağımsız düşünülmeyen yan kavramlar eklenmiş ve bunları bir bütün halinde kabul etmesi beklenmiştir. örneğin künefeye dokunmasa dahi künefeden sorumlu tutulacak ve hesap anı geldiğinde künefenin ücretini ödemesi gerekecektir.

    yine burada yamuk yumuk bir çizgi -cetvelsiz çizemiyorum lan- çekecek olursak, samimi bir deistin arayışına ilham veren dürtünün yine samimi bir meraktan ve iyi niyetli bir tatminsizlikten geldiğini vurgulamak gerekir .burada olmayan arabamın anahtarlarıyla sehpaya tık tık diye vurduğumu hayal edin, vurgu yapıyorum çünkü. deizm, içlerine sinen bir tanrı kimliği bulamayan veya oluşturduğu kimliğin karşılığını güncel inanç sistemleri içerisinde bulamayan insanların adımladığı bir yoldur. deist, muhtemel gördüğü tanrıyı olağan dinlerin yaptığı tasvirlerle bağdaştıramadığı için adı konmuş inanç sistemleriyle çatışır. bazı durumlarda ise, tanrının ne olduğunu bilemediğini ancak ne olmadığını öngörebildiğini öne sürerek, halihazırda kabul edilen dinlerin tanrı kavramlarına sırt çevirebilir. deus otiosus düşüncesini kabul eden bir deistin "izleyen ve yargılayan tanrı" figürü üzerine kurulu semavi dinlerle sorun yaşaması kaçınılmazlığın zirvesindeki tepe noktasıdır mesela.

    farklı varsayımlar üzerinde nöron patlatan deistlerin de öncelikli ve kaçınılmaz olarak yaptıkları şey, tanrı ve din kavramlarını birbirinden ayırmaktır. bugün semavi bir dine iman ettiğinizde, elinize içinde melekler, peygamberler, cennetler, zebaniler, kutsal kural kitapları bulunan bir paket tutuşturulur. henüz tanrının ne olduğunu, ne yapmak istediğini ve kendisinin bu planlardaki rolünü kestirmeye çalışan bir deistin paketi bırakıp en yakın taksiye atlaması şaşılacak şey değildir. öte yandan arayışında samimi ve sistemli düşünen bir deistin, mevcut ilahi sistemler hakkında bilgi sahibi olması beklenir. "abijim adam yüzyıllar önce yazmış yeaa" cümlesi, deistin kendi içerisinde sistemli bir arayışa çıkmadığını, diğerleri çıkarken 15 dakika daha fazla uyumak adına tur otobüsünü kaçırdığını gösterir. bir deist tıpkı bir teistin yapacağı gibi tanrının varlığını kabul eder ve gerçekliğine inanır. ancak tanrının özlüğü, niyeti, motivasyonu, insan yaşamına müdahalesi konusunda pek çok teistin ellerine birer taş almalarına yol açabilecek fikirler sunabilir. tanrıya inandığı halde insan için ölümden sonra yaşamın olmadığına inanan bir deist, ezberi bozarken fena halde tepki çekebilir.

    son olarak, deizmin bir yanında agnostisizm diğer yanında ise ateizm uçurumu olan dar bir köprü olarak hayal edilmesi ve üzerinden geçmeye kalkan herkesin illa ki bir tarafa -genellikle ateizm tarafına- düşeceğinin varsayılması, inanç konusunda bilinçaltımıza kazınan "fazla kurcalama dinden çıkarsın" hükmünün bir dışa vurumudur aslında. deizme gönül veren bir bireyin hareketleri dini kurallar prensibinde kısıtlanmayabilir, dua-ibadet vs. faaliyetlerinden uzaklaşarak kişiselleştirilmiş bir doğru-yanlış ahlakı yaratması ateizme doğrudan bağlanan bir yol yapmaz. tanrıdan hiçbir şey beklemeyen bir deistin dahi sırf -işe yaramıyor- diye "tanrı işime yaramıyor. boşuna inanmayayım da yük olmasın" demesi mantıksal açıdan en çig, ergence ve tutarsız olacaktır. böyle bir düşünce, kişinin ateizme geçmek üzere doz azaltırken yoksunluk çekmemek adına deizmi kullanan, kişisel arayışında şaşkınlık yaşayan biri olduğunu gösterir. düşünsel sürecin sonucunda elbette ki ateizme veya teizme varabilirsiniz ancak kavramları birbirine basamak olarak görmek büyük resme yarım bir bakış atmaktır. deizmin derdi tanrının varlığı değil tanrının kim olduğudur.

  • yolcu: hani ötüyodu bu kapı? bakın kemerle geçtim farketmediniz bile. demek ki işe yaramıyo!

    polis: ucuz kemerlere ötmüyo beyfendi!

    (bulaşmamak lazım gelir vesselam)

  • steve jobs üzerinden gideyim ben de. abimiz sürekli mercedes-benz sl 55 amg kullanmıştır ve kullandığı aracın plakası yoktur. kaliforniya yasaları gereğince yeni alınan arabaya altı ay plaka takılmadan trafiğe çıkabilir. tahmin edebileceğiniz gibi abimiz her altı ayda bir arabasını değiştirmektedir.

    (bkz: zenginlik böyle bir şey işte)

  • sam kardeşimizin '' yüzüğü sizin için taşıyamam bay frodo ama sizi taşıyabilirim'' sözünün de yer aldığı repliklerdir. fedakarlık başka türlü nasıl anlatılabilir ki? sırf bu cümle bile aslında asıl kahramanın sam olduğunu gösteriyor.

  • einstein’a 1 mil kaç feettir? diye sormuşlar.

    einstein: bilmiyorum. herhangi bir referans kitabından iki dakikada bulabileceğim gerçeklerle neden beynimi doldurayım, demiş.

  • ulkemizin en kuzeyini hep sinop bilirdik degil mi? senelerdir de boyle ogretilir. oyle degil iste.
    sinop paraleli: 42.0969 http://i.imgur.com/9zkkgmn.png
    kirklareli paraleli: 42.1047 http://i.imgur.com/adqkyr4.png
    0.0078 paralel fark yani 1 paralel 111 km den 865 metreyle kirklareli onde.

    en dogusuna da baktim
    hakkari 44.8137
    igdir 44.8163 yani yaklasik 0.0026 meridyen farki var. o da yaklasik olarak 230 metre (ortalama 38 paraleline gore meridyenler arasi uzaklik) fark ile igdir onde.

  • kalpler geleceği göremez, the secret kitaplarında anlatılan enerji hiçbir zaman kanıtlanmamıştır, charles darwin bir bilim adamıdır dünyaya sevgiyi yayma işini bilimsel bir kitap yazarak yapmış olması mantıklı değil, dünyada güzel manzaralar olduğu kadar iğrençlikler, vahşetler, katliamlar, felaketler de oluyor. insanlar her gün bir yerlerde ölüyorlar. ama her gün yeni bebekler de doğuyor. doğa iyi değil. ama kötü de değil. doğa taraf tutmaz. bütün güzellikleri barındırığı gibi kötülükleri de barındırır. iyilik kötülük diye ayırman da hepsi zaten senin insani görüşün, doğayı ilgilendirmez.

    sevginin anlamanı kavrayabilmeniz için böyle desteksiz 11 eylül komplo teorilerinin arasına yazılmış güvensiz bilgilere ihtiyacınız yok. içinizde size can veren ve masumiyetinden şüphe etmediğiniz duygu işte, duyguların en güzeli belki ama hayat kuştan böcekten ibaret değil, toz pembe hiç değil.

    özet: sevgi içimizde* *

  • --- spoiler ---
    1 ocak 2022 tarihinden itibaren köprü geçiş ücretleri iki eşit parçaya bölünerek iki yönlü olarak değiştirildi. boğaz köprülerinde tek yön otomobil geçiş ücreti 8,25 lira olarak belirlendi.
    --- spoiler --

    geçen sene karayollları yok öyle bir şey diye kendini paraladı
    ne oldu
    demek ki varmış
    artık köprüden gidiş geliş 16.50 tl verilecek
    boğaziçi köprüsü 40 yıldır faaliyette
    maliyetini şimdiye kadar 100 kez çıkarmıştır
    bu köprüler kamunun değil mi
    neyin zammı olduğunu bir aktrol'den açıklamasını bekliyorum..
    demirel'in özal'ın aklına gelmeyen sağolsun reis'in aklına geldi
    acıma reis
    vur kırbacı
    sanki seçime gitmeyecek gibi kanırt bu milleti

    edit: hızımı alamadım
    birkaç şey daha yazacam
    evim ümraniye'de
    işyerim maslak'ta
    benim için kadıköy'e gitmekle maslak'a gitmek arasında fark yok
    kadıköy'e giderken para ödemiyorum da
    maslak'a giderken neden para ödüyorum

    ayrıca anadolu'da özellikle de karadeniz'de pek çok şehre gittim
    pek çok yolu tüneli köprüyü kullandım
    mesela karadeniz otoyolu neden ücretsiz
    onu da paralı yap
    mesela trabzon'un içinden geçen upuzun tünellerin de başına birer ogs ve hgs gişesi koy
    bakalım trabzon ve rize'den bir daha oy alabiliyor musun
    onlar para ödemiyor da istanbullu neden para ödüyor
    istanbul'da yaşayanlar bu ülkenin sağılacak inekleri mi?

  • 25 kişinin öldüğü, 17 kişinin yaralandığı korkunç trafik kazası.

    11 ağustos 1965 tarihinde 40 yolcusuyla beraber istanbul'dan ankara'ya seyahat eden, civan turizm'e ait bir yolcu otobüsü, gece saat 3.15 civarında sakarya, hendek'te arıza nedeniyle yol kenarına park eden ve kasasında nitrik asit (kezzap) tankeri olan bir kamyona arkadan çarpıyor.

    kaza sonucunda otobüs hasar alıyor, kamyon ise yolun sağ tarafına yuvarlanıyor ve hasar görüyor. hasar gören kamyondan sızan asit çevreye yayılıyor, büyük bir bölümü ise şarampoldeki su birikintisine doğru akıyor, suyla karışıyor. bu esnada otobüste de yangın çıkıyor, otobüsü dumanlar kaplıyor. panik olan yolcular bir şekilde kendilerini dışarı atıyorlar ve asıl olay bu noktadan sonra başlıyor.

    kaza esnasında bir miktar nitrik asit de yola dökülüyor. otobüsten kendilerini dışarı atan yolcular bu asite basınca ayakları yanıyor. ayakları yanan yolcular, acılarını dindirmek için yol kenarındaki su birikintisini gecenin karanlığında gözlerine kestiriyorlar ve kendilerini suya atıyorlar. ancak maalesef o su birikintisi artık kezzap dolu bir çukurdur.

    çukura atlayan 18 yolcu kısa süre içinde oracıkta eriyerek , 7 yolcu ise aldıkları yaralar neticesinde hastanede can veriyor. kazada toplam 25 kişi ölürken, 17 kişi de yaralanıyor.

    asit birikintisinin içinde hayatlarını kaybeden yolcuların cesetlerinden kalan parçalar köylüler tarafından olay yerinin hemen yakınında gömülüyor; daha sonra bu alan trafik şehitliği adı altında bir anıt mezara dönüştürülüyor.

    kaynak: hürriyet

  • kimse yanında yedek babet taşımıyor belki o an yırtıldı belki de yırtıldı fakat yenisini almaya gidecek boş günü yoktu.çalışan görev başında bir insanın fotoğrafını burda paylaşmak en kibarca o.çocukluğu.pis terbiyesiz.